Etni-Ka, Denizi Oluşturmaya Çalışan Müzik Grubu

Enstrumantal müzikte iyi bir bir çıkış yapan Etni-ka, Anadolu içlerinden başlayıp yayılan ezgileri, bağlamanın güçlü ifadesi ve kavalın sürükleyici büyülü sesiyle dünya literatürüne taşıma niyetinde. Kültürümüzün müzikal kodlarını, Balkanlardan Orta Asya’ya Güney ve Kuzey Batı Avrupa’dan Afrika’ya yerel müzikal öğelerle yoğurup kendi bünyesinde içselleştiren Etni-ka grubu, müziğin dilinde yeni bir arayışa girerek, naif bir melodik yapının, metaforik olarak algılanmasını başararak, ezgisel kalıpların sofistik içeriği, naiflik olgusu ile zıtlık gösterirken dinleyiciyi ironik atmosfere sürüklüyor.

Etni-ka grubu 2006 da Sinan Ayyıldız ve Serdar Deli tarafından kurulmuş. Türk halk çalgılarının kapasitesini göstermek ve sınırlarını zorlayarak günümüzde hakim olan vokal anlayışlı müziğe muhalif olarak ortaya çıkmış. Müzikteki farklı etkileşimleri kendilerine özgü icra teknikleri ile arayan bu iki müzisyene daha sonra gitarda Özgür Şahin katılmış. Bir süre üçlü olarak çalışan ve sahne alan ekibe son olarak basgitarda Ersan Ergün ve perküsyonda Ümit Kartal’ın katılımıyla grup son halini almış.

Grup üyeleri, gubun ismi olan Etni-ka ve tek albümleri Pangea'nin anlamını ve grubu merak edenler için şöyle bir açıklama yapıyor:




"Müzik bize insanlık kadar eski zamanlardan sesleniyor. Yaradılıştan önceki zamanların açıklandığı en saf kelime: Kaos

Başlangıçta “kaos” vardı. Tüm zamanların en dinamik kavramı. Kaos bizi tarihin derinliklerinde bir kültüre, Babil’e götürür. Babil’in anlamlarından biri de kargaşadır. Kargaşa ve kaos iki kardeş kavram. Her ikisinde de düzenin altyapısı görülür. Kaos olmadan düzen olmaz.

Babil adını meşhur asma bahçelerle tarihe perçinlemekle kalmamış, aynı zamanda dillerin meydana geliş efsanesi ile de ilgi odağı olmuştur. Tüm dillerin Babillilere verilen bir ceza sonucu oluştuğunu unutmamak gerekir. Yeryüzünün tek dilli olduğu dönem Babilliler yüzünden sona ermiştir.

Kaosun doğurduğu düzen sonunda yeryüzüne insanların yaşayabileceği ortamı getirdi. Ve ortaya Pangea çıktı.

Tüm kıtaların sular içinde tek parça olma durumu. Tıpkı “vahdet-i vücud”, yani mutlak birliğin olma hali.Kısacası “bir” olma hali.

Zamanla ikiye bölünen Pangea’nın güney kısmı: Gondvana, kuzeyi ise: Lavrasya olarak adlandırılır. Daha sonra, diğer bölünmeler ile dünyamız bu günkü halini aldı.

Gerek Babil olsun, gerek Pangea olsun her ikisi de çokluk ve birlik kavramlarını içerir. Tıpkı bu kavramları bünyesinde barındıran Etni-ka gibi. Etni-ka da çokluk kavramından yola çıkarak birliğe yönelen, kendini müziğin kültürel kodları ile ifade ederek tek anlam denizi oluşturmaya çalışan müzik grubu.

Tıpkı “kaos”un doğurduğu toprak ana ve diğerleri gibi. Kaos ve Etnika arasındaki bağlantı, kelimenin içinde gizli. Etnoloji ve kaostan gelen iki ek; “Etni-Ka”yı doğurmuştur. Etnoloji (budunbilim) aslında etnik’e değil, kültüre gönderme yapar. Kültür herşeyi kapsayandır. Sanat kültürün içindedir. Müzik de sanatın, dolayısıyla kültürün alanında yer alır. Etnika’daki “etnik” kelimesi müzik kültürüne yönelik anlam ifade eder. “Ka” eki ise kaostan gelir. Kaos, varolan “düzen”sizliği günümüzde karmaşayı anlatır. Kaosta sığınak sanat, yani müziktir. Müzik kaostaki negatif enerjiyi yok etmekte en önemli sanat elemanıdır.
"

Grup şu sıralar yeni albüm çalışması içerisindeymiş. 2009 yılın da çıkan ilk albümleri Pangea ise Azerbaycan halk ezgilerinden “Ay Laçin” adlı parça ile başlıyor.




Gürcistan’dan, Selanik’e; Makedonya’dan Anadolu’ya ve Bulgaristan’a uzanan geniş bir coğrafyanın ezgilerinin yer aldığı albümde aynı zamanda yeni besteler de yer alıyor.